top of page
Bayan Karakurt

Öykü: Pembe Panjurlu Ev - 1. Bölüm

Sizin Pembe Panjurlu Eviniz Var Mı?

Görsel: Hakeem James Hausley / Instagram: @jameshausley

“Haydi ama hile yapmayı kesin.” En çok hile yapanda Gül, kendisini çok uyanık zannediyor. “Nalan yenilgine bahane arama.” Kıza bak hem hile yapıyor hem de “yenilgine bahane arama” diyor. İstanbul'a gitmeden önce arkadaşlarla toplanıp okey oynayalım dedik ama her zamanın ki gibi oyun hilelerle devam ediyor. “Galiba Nalan oynamamak için bahane arıyor.” Dalga geçerek bunu söylemişti İskender. “Bana gelin birlikte okey oynayalım dedim siz kalktınız hile yapmaya başladınız.” dedim sitemli bir ses tonuyla. “Tamam. Doğruluk mu cesaret mi oynayalım.” İskender ve bitmeyen klişe fikirleri beni öldürecek. “Ondan sıkıldım ben.” Ah Ceylan lafı tam on ikiden vurdun. “Size de oyun beğendiremiyoruz kızlar.” dedi Ali. “Kaliteli fikirlerle gelin beyler.” Ceylan içimi okumuş gibi konuşuyor adeta. “Ben hala doğruluk mu cesaret mi diyorum?” dedi İskender. “Ben İskender’e katılıyorum.” Gül İskender’le birlik oldu. “Tamam doğruluk mu cesaret mi oynuyoruz.” Sanırım herkes benimle hemfikir. “Şişe var değil mi Nalan? Öyle sıradan bir şişe de olmasın viski şişesi olsun.” İskender söylediklerine Ali'ye birlikte kahkaha atarak kutlarken Ceylan ve Gül onlarla göz devirmeye başladı. “Maalesef beyler evime içki almadığım için şişede yok doğal olarak.” Bunu söylediğimde erkekleri biraz hayal kırıklığına uğratsam da ben halimden gayet memnunum. “Beyler sizi masayı toplayın biz kızlarda mutfakta gazoz şişesi arayacağız.” Ben bunları söylerken Ceylan ve Gül ayağa kalkmışlardı bile. “Tamam.” dedi Ali. Kızlarla birlikte mutfağın yolunu tutuk. Ceylan ve Gül’ün arkamdan fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. “Evet kızlar dökülün bakalım benden ne saklıyorsunuz?” diye sordum mutfağa girdiğimizde. “Yok bir şey canım öyle havadan sudan konuşuyoruz.” Ceylan yalan söyleme konusunda çok başarısız. “Yani öyle fısır fısır havdan sudan konuşuyordunuz öyle mi?” Diye sordum. “Evet.” İkisi de aynı anda konuştular. “O zaman bende İskender’e sorarım nasıl olsa onun ağzında bakla ıslanmıyor.” Diye tehdit etim. “Hayır hayır sakın sorma tamam anlatacağım.” Gül dökülmeye başlar. “Tamam söyleyeceğim.” “Eee haydi ne oldu?” Diyerek Ceylan’a birlikte Gül’ün ağzından çıkacak sözcükleri beklemeye başladık. “Dün İskender beni her zaman gittiğimiz kafeye çağırdı.” deyip eliyle yüzünü kapat. “Eeee?” Ceylan’la birlikte meraklı iki arkadaş olarak Gül’ü sıkıştırmaya devam ediyorduk. “İskender’le öpüştük.” Ceylan'la aynı anda çığlık atmaya başladık. “Hişşşşttt duyacaklar şimdi.” Gül telaşla bizi sakinleştirmeye çalışırken Ceylan’la birlikte hala çığlık atıp birbirimize sarılıyorduk. “Tamam tamam duyacaklar şimdi sessiz olalım.” diyerek Ceylan’ı sakinleştirmeye çalıştım, zor da olsa başardım. “Eee anlat ne zaman? Nasıl oldu? Nerede oldu? Önce kim öptü? Gül anlat hemen.” diyerek Gül’ün üstüne yürümeye başladı Ceylan. “Vampir Günlüklerini izliyorduk sonra karşımızda bir sevişme sahnesi çıktı, Elena ve Stefan sahnelerden biriydi. Sonra da İskender birden beni öpmeye başladı.” “Oooo bu çok romantik.” Ceylan bunu söylerken Gül’den bile daha mutlu görünmüyordu. “Evet daha sonra?” diyerek Gül’ü sıkıştırmaya devam ettim. “Bu kadar işte başka bir şey olmadı.” Bunu söylerken sırıtıyordu. “Nasıl olmadı ya bunun sonu Elena ve Stefan sahnesi gibi olmalıydı.” diyerek sitem etti Ceylan. “Ceylan canım sen Vampir Günlüklerini izlemeyi bir süre ara versen hepimiz için çok iyi olacak yoksa bütün sevgililerin çıkma amacının sadece sevişmek olduğuna bizi de inandıracaksın.” dedim. “Zaten amaç bu değil mi Nalan.” Ceylan’ın sorusuna tek yapmak istediğim göz devirmek oldu. “Tamam kızlar şişe aramaya başlasak çok iyi olur.” Gül’ün uyarısıyla üçümüz mutfağı talan etmeye başladık. Mutfağın her yerine baktık artık umudum kesilmeye başladı. “Buldum!” “Gül ödümü kopardın.” Dedim. Öyle bir bağırdı ki “Buldum!” diye resmen nabzım yükseldi. “Buldum işte haydi gidip biraz şişe çevirmece oynayalım.” “Çocuk gibisin Gül.” dedi Ceylan belli ki oda benim kadar korktu Gül’ün bağırmasından. Gül bize aldırış etmeden salona koştu, biz Ceylan’la birbirimize bakıp Gül’ün çocuk ruhuna gülmeye başladık. “Haydi gidelim.” dedim. “Gidelim.” Salona geldiğimde Ali, İskender ve Gül masanın etrafında yerlerini almıştı bile. Bize ayırdıkları yere oturup oyunun başlamasını bekledik. “Haydi kim başlayacak?“ diye sordum. “Ev sahibi olarak Nalan başlatsın oyunu.” diyerek bana göz kırptı Ali o tatlı tebessümüyle birlikte. “Tamam.” deyip elimi şişeye uzatım. Cam şişenin soğuk olması canımı sıktı çünkü havanın soğuk olduğunu hatırlattı. Bu da kışın gelmeye başladığını gösteriyor. Şişeyi tek hamlede sert bir şekilde çevirdim. Hepimiz nefesimi tutup şişenin kimi seçeceğini öğrenmeye hazırlandık. Ve şişe gecenin kral ve kraliçesini seçti. Gül ve İskender birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. “Doğruluk mu cesaret mi Gül? “ “Doğruluk.” İskender birkaç dakika sevdiği kadına bakıp tebessüm eti. “Hayatın sende açtığı en büyük yaranın sebebi neydi veya kimdi?” Gül beklemediği bu soru karşında sadece sustu, canı yanmış belli ki gözleri dolmaya başladı. İskender ise gözlerini bile kırpmadan âşık olduğu kadının gözlerine bakıyordu. “En büyük acıydı benim için, çok aşıktım ona, gözlerim başka kimseyi görmedi ailemi bile bırakmaya hazırdım onun için. Onu çok sevdim adeta gözüm kör olmuştu ama o ne yaptı beni kuzenimle aldattı onları benim yatak odamda öpüşürken buldum işte o zaman yıkıldım. İlk defa canım bu kadar çok yanmıştı kendimden vazgeçtim adeta ama zaman her şeyi çözüyor işte.” deyip gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi Gül. Ceylan’la birlikte yerimizden kalkıp Gül’e sarılıp onu rahatlatmaya çalıştık. Yerimize tekrar oturduk. Sanırım ortamı biraz yumuşatmak lazım. “Hadi devam edelim.” Dedim yüksek bir sesle. “Evet şişeyi çevir Gül.” Dedi Ceylan. Gül yavaşça şişeyi çevirdi. Şişe usulca dönmeye başladı, o kadar kontrolü dönüyordu ki sanki biri o nu kontrol ediyor gibiydi. Ve şişenin bir ucu bana diğer ucu ise Ali’ye döndü. “Evet Nalan söyle bakayım kitabını yazarken en çok neyden veya kimden ilham alarak yazdın?” İşte en sevdiğim sorulardan biri. “Aslında birçok şeyden ilham aldım, en çok da hayallerimden ilham alarak yazdım aslında ilhamın kimden ya da neyden geleceği beli olmuyor. Bazen bir kelebeğin kanadındaki renkten gelir, ya da birinin saçlarını okşarken gelir. Yani ilhamı birçok şeyden aldım ve kitabım tam istediğim gibi oldu. Her şey içime o kadar sindi ki anlatamam. Yarın yayınevine gideceğime bile inanamıyorum sanki her şey bir hayalmiş gibi geliyor bana.” “Umarım her şey çok güzel olur.” diyerek güzel dileklerini bana ileti. “Evet her şey çok güzel olacak.” “Neyse oyunu boş verelim. Nalan bize biraz kitabından bahsetsene?” İskender’in isteği karşısında heyecanlanmaya başladım. Konu ne zaman kitabıma gelse anında heyecan yapıyorum. “Hayır olmaz basılmış haliyle okumanızı istiyorum.” “Ama neden? O kadar çok övdün ki bizde haliyle merak ediyoruz.” diyerek İskender’e katıldı Gül. Ah ben ne yapacağım bunlarla. “Bakın biraz daha sabredin çok yakında okuyacaksınız zaten.” deyip oturduğum yerden ayağa kalktım...

 
60 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page